Bergama

BergamaBergama, sahip olduğu tarihi ve kültürel değerleriyle Türkiye’nin 13. ve İzmir’in ilk UNESCO Dünya Mirası kentidir. İlkler kenti Bergama; Parşömenin anavatanı, eczacılığın babası Hekim Galenos’un kenti, 1937 yılından bu yana Türkiye’nin ilk yerel festivaline hiç ara vermeksizin ev sahipliği yapmış ve yapmaya da devam eden kent, İncil’de geçen Anadolu’daki yedi kiliseden birine sahip kent, dünyanın en dik tiyatrosuna sahip kent gibi pek çok nitelemeye sahiptir.

Bergama, Antik Pergamon kentinin yer aldığı yamaç üzerinde kurulmuştur. Bergama’ya bağlı 5 Belde ve 114 köy vardır. İlçenin kuzey kesimi ormanla kaplıdır, güney kesimleri ise ovalıktır. Yunt ve Madra dağları sönmüş yanardağdır. Mağmadan çıkan çeşitli yapıdaki lavların yığılmasından oluşmuştur. Kuzeyinde Edremit, güneyinde ise Bakırçay olukları arasından yükselmiş olan Madra dağı kubbe şeklini andırır. Çevresi akarsularla parçalanmış olan dağın güneyi 500 ila1000 metre yükseltisi olan Kozak yaylasıdır. Bakırçay havzasında bulunan Bakırçay nehri 128 km. uzunluğundadır. Doğuda Ömerdağ, kuzeyde Madra Dağı, güneyde ise Yunt Dağından gelen kollarla oluşmuş olan Bakırçay, Çandarlı körfezinden denize dökülür. Ana kolları dağlardan geçen Bakırçay geçtiği bu bölgelerde dik ve derin vadiler açmıştır.

Bergama’nın uzun yıllardan beri en önemli gelir kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Tarım sektörü de kendi içinde belli başlı ürünler dışında çeşitlilik sağlayamamıştır. Halkın geçimini sağladığı en önemli tarım ürünleri pamuk, tütün, domates, zeytin, mısır ve buğday sayılabilir. Bölge toprağı ve arazi yapısı, yeni yatırımcılara çeşitlendirme konusunda açık alan özelliği taşımaktadır. Bergama yöresi madencilik sektörü açısından zengin bir potansiyele sahiptir. İşletilmekte olan maden yatakları granit, mermer, altın, perlit ve taş ocaklarıdır. Yöre, doğal kaplıca suları ve su kaynakları yönünden de zengindir.

Kale Dağı’nın tepesindeki antik Pergamon yerleşimi anıtsal mimarisiyle Helenistik dönem şehir planlamacılığının en iyi örneğini temsil etmektedir. Athena Tapınağı, Trajan Tapınağı, Helenistik dönemin en dik tiyatro yapısı, kütüphane, Heroon, Zeus Sunağı, Dionysos Tapınağı, agora ve gymnasion yapıları bu planlama sisteminin ve dönem mimarisinin en seçkin örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Helenistik Bergama Krallığının başkenti olan kent, önemli bir eğitim merkeziydi. Daha sonra Roma İmparatorluğunun Asya Eyaleti başkenti olan Bergama, döneminin en önemli sağlık merkezlerinden Asklepion’a ev sahipliği yapmıştır. Çevresindeki kültürel peyzaj ile birlikte Helenistik ve Roma Dönemlerine ait pek çok istisnai örneği içerisinde barındıran kent, özellikle Roma ve Doğu Roma dönemlerine ait katmanlar üzerinde yayılmış olan Osmanlı dönemi mimarisine ait pek çok cami, han, hamam ve ticari merkez ile de önemini korumuştur.